Racon olsun diye konuşmuyoruz, konuşuyoruz racon oluyor!
Geçenlerde yine Karabük'te Patron Baba ile birlikte yargı dağıtıyoruz! Bir adaletsizliğin vuku bulduğu yerde adımızı fısıldıyoruz(!) bir bakmışız her şey yolunda, sistem tıkırında işliyor. He bu arada racon olsun diye konuşmuyoruz, konuşuyoruz racon oluyor! Bu da böyle biline! Bilen bilir, isme gerek yok, buralarda Patron Baba diye mırıldanınca herkes saygı duruşunda! Sizlere gerek iş dünyasında, gerek Karabük çevresinde ün salmış birisinden bahsedeceğim, özellikle Safranbolu'da iş dünyasının kökünü sarsmış, bürokrasiden uzak kalan, gerçek ismi devlet raflarında istihbarat bilgisi kadar gizli tutulan, duayen iş adamlarından namı diğer Patron Baba hakkında biraz demeçler paylaşacağım. Peki kim bu Patron Baba? Neden ismi Patron Baba? Hangi evrende yaşıyor? Aslında söylenecek çok şey var, bir o kadar da söylenmemesi gereken, istihbarat bilgisi kadar gizli tutulan şeyler... Yoğun ticaret yarışında beni de yanına alan Patron Baba ile Karabük'te yargı dağıtıyoruz...
Kısacası burada laf çok...
Burada işler üç şekilde yürür: Doğru şekilde, yanlış şekilde ve bizim istediğimiz şekilde!
Ne zaman Karabük'ten yolum geçse Safranbolu'ya uğrar Dayı'mızın bir çayını içerim. Dayı demişken; Türkiye'nin her yerinde, yediden yetmişe herkes ona Dayı diye hitap eder. Türkiye'nin dört bir tarafından tutunda Avrupa'ya kadar uzanan yeğenleri onun için her zaman, her türlü hazır durumda. Yer altı dünyasında adını çokça duyarız. Dayı diye hitap etmelerindeki sebebi; "sokakların bana verdiği bir hitap şekli" olarak nitelendiriyor kendisi. Ben de o yeğenlerinden birisi olarak tekrar Karabük'te 100. Yıl bölgesinin işlek kafelerinden birinde sohbetine dahil olma fırsatı yakaladım. Daha önceden bir çok işe beraber imza attık.(!) Bu sefer yanında bulunma amacım tamamı ile kendine has hikayesi için... Kendisine soracak çok sorum vardı ama sonrasında buraya yazamayacağım kadar kritik cevaplar çıktı ortaya...
Bir çok ihaleye girip çıkan, bir çok kişiye iş kapısı aralayan Patron Baba ismini halktan, esnaftan alıyor. Gerçek ismini kesinlikle ticaret meydanlarında ve sıradan insanlar ile paylaşmayan Patron Baba bunun sebebi olarak; "ne kadar dostum olsa da bir o kadar da düşmanım var yeğen, bunun sebebi birileri, birilerine iş imkanı sağlamamdan rahatsız olduğundan oluyor. Kuyumu kazan insanlar hiç bir zaman karşıma çıkma cesaretini gösteremedi. Hep, her seferinde ben gittim, bizzat karşılarına çıktım! Valla bu devir de kime ne olduğu belli değil de, kime ne olacağı belli yeğenim! Bizim defterimizde her şey yazılı-çizili!" Yine bir açıklamasında "Beni merak edenler oluyormuş, şimdi ben buradan beni merak edenlere sesleniyorum; Etmeyin! Bela değiliz ama hak edene selâyız Elhamdülillah!" diye de ekliyor üstat...
Bizim ağırlığımız sizin terazinizi bozar yeğenim!
Makam aracı ile birlikte Safranbolu çevresinde bir taraftan turluyor, diğer bir taraftan ise uzun soluklu muhabbetimize devam ediyorduk; Patron Baba hep ülkenin şu anki durumdan dert yanar ve nasıl münhasır bir medeniyet olabiliriz gibi soruları benimle paylaşıyordu. İnsanların birbirlerinin kuyularını kazmasından çok rahatsız olan Patron Baba sinirli bir vaziyet alıyordu. Paylaşmayı bilmeyen insanları hep karşısına alan Patron Baba; "Bak yeğenim, dünya bizim diyenlerin daha dün cenazesine gittik. Önce paylaşacaksın bu hayatta, son lokman bile olsa paylaşacaksın(!) ama görüyorum ki şimdi herkes kendi derdine düşmüş. Bu arada bizi sert buluyorlarmış; Biz ağır abi olmadık, zamane gençleri yumuşadı. Lafım meclisten dışarı! Bir de arkamızdan konuşuyorlarmış; Uzaktan mı adamlar yoksa adamlıktan mı uzaklar? Tam anlayamadım!" Kastamonu'dan gelmiştim ve bana Safranbolu Karabük yol ayrımında geldiğim yolu göstererek; "Senin o geldiğin yolların asfaltını da biz döktük yeğenim" diyerek biraz ortamı yumuşatıyor üstat...
Biz de fren yok virajda denk gelirsin yeğenim!
Dayı anlatıyor biz dinliyoruz, Karabük'e sis mi çökmüş? Yoksa Demir Çelik fabrikasının dumanı mı? Belli değil! Araba gidiyor, biz de gidiyoruz, bir şekilde gidiyoruz. Madem cennete gidemeyeceğiz, biz de cehennemi hak edelim diye uğraşıyoruz. Nasip de var mıdır? Bilinmez! Gidiyoruz işte... "Bazı şeyler nasiptir yeğenim, Bir bardak çay söylersin ama nasibin varsa içersin! Yıllar önce sürüden ayrıldım. Çakallara haber ver yeğen, kapabilen gelsin!"
Patron Baba Pul Kısa Filminin Afişi
Biraz da oyunculuğa nasıl sardığını anlatıyor; Karabük Üniversitesi ve çevresinde öğrenciler tarafından çok sevilen Patron Baba onlar için elinden geleni yapar. Öğrencilerin sevgisini karşılıksız bırakmayan Patron Baba, üniversite de kısa film yarışmasına katılan yeğenleri için yoğun bir iş temposunun arasından sıyrılıp vaktini ayırarak oyunculuk bile yapmış. Dayı ve Yeğenleri çatısı altında çektikleri kısa film sayesinde yeğenlerini yarışmada ikinci yapmış ve kısa filmde oldukça kaliteli de bir performans sergilemiş. Diğer bir kısa film ise Pul ,bu da oldukça kaliteli bir baş yapıt. Bu vesileyle oyunculuk kariyerine alaylı bir şekilde giren Patron Baba, yoğun ticaret çatışmasında iş hayatını bir kenara bırakıp oyunculuk yapabileceğini de muhabbetimize ekliyor.
İlk kısa film biraz amatör olsa da aşırı derecede ilgi çekici ve hareketli görünüyor. Makam arabasından adamları ile beraber inen patron baba ihale sözleşmesini imzalamak için dikkat çekmeyecek bir alanda, bir çay bahçesinde karşı taraftan gelen iki kişi ile bir araya geliyor. İhale dosyasını eline alan Patron Baba içeriği inceliyor. Dosya kapağındaki Havayolu İhalesi adlı başlık seyircinin dikkatini çekiyor. Kısa film üzerinde uzunca düşündüren açık uçlu ve bulanık mesajlar seyirciyi düşündürüyor.
Diğer bir kısa filmde ise kumar oynayan zengin bir kumarbazı canlandıran Patron Baba oldukça kaliteli ve dikkat çekici bir performans sergiliyor. Filmin adı Pul olan kısa filmde, kumarhanede kumar oynayan oldukça profesyonel bir kumarbaz tüm pulları topluyor, yanında getirdiği çantaya pulları doldurması filmin ayrı bir düşündürücü noktası. Bir an halüsinasyon gören Patron Baba birden kendi çocukluğu ile karşılaşır. Yıllar öncesine dönen Patron Baba kumar oynadığı yerin derme çatma bir vaziyette olduğunu görür. Kan ter içinde kaçmaya çalışan Patron Baba yorulduğu için soluk soluğa yere çöker, bir an çocuğun teki karşısında belirir ve ona elini uzatır. Elini uzatan çocuk onun çocukluğudur... Oldukça duygu yüklü ve düşündürücü olan film Karabük Üniversitesi Konservatuvar bölümü öğrencilerine kısa film yarışmasında ikinci olmalarını sağlamıştır.
Bugün de ölmedik ama yaşadık mı o da belli değil yeğenim... Devamı gelecek... Saygıyla, sevgiyle...
Patron Baba'ya ait tüm görseller ve sözlere bu bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz...
Yukarıda yazılanların tamamı mizahi anlamdadır. Hiç bir şekilde tehdit, kışkırtma, toplumu kine ve nefrete yöneltme yoktur. Patron Baba adlı kişi Safranbolu halkı tarafından sevilen ve sayılan başarılı bir iş adamıdır.
Yukarıda paylaştığım görseller ve metin tamamı ile şahsıma ait olup kesinlikle başta görseller olmak üzere alıntı yapılması veya farklı amaçlarla çoğaltılması yasaktır. | The visuals and text that I have shared above are my own and it is strictly forbidden to quote or reproduce for different purposes, especially visuals.
Harun İstenci Hakkında 1997 yılında İstanbul'da doğdu ve memleketi Kastamonu. Çocukluğundan bu yana bilgisayar sistemleri üzerinde çalışıyor ve internet üzerinde içerik üretiyor...
Daha Fazla...
istenci.com üzerinde milyonlarca içerik seni bekliyor...
Yorum alanı herkese açıktır, lütfen kişisel bilgilerinizi paylaşmayın. Yorum alanlarını bir nevi forum olarak ta kullanabilirsiniz. Taciz ve zorbalık belirten yorumlar 24 saat içerisinde kaldırılır.
Eskisi gibi değiliz artık, yorulduk biraz. Sessiziz, düşünceliyiz. Dargınlık da var tabi bir yandan. Pes ettik mi? Tabi ki de hayır!
Aklımdan geçenleri bir cümleyle anlatabilseydim kendimle olan yarışımı kazanabilirdim. Anlatarak kazandığım bir hayat var ve sözlerimin yaşamla mücadelesi bitmiyor. Karla karışık yağmur, bulutla barışık ben.
Canımı sıkarsanız canınızı sıkmam, yakarım! Herkes kendi dengine göre düşman bulsun.
Kendi içimizde verdiğimiz savaşlar çok şiddetliydi ve bundan kimsenin haberi yoktu! En acısı da her şeyden haberdar olduğumuzdan da haberleri yoktu.
Sustuk!
Şehir hakkında çok şey biliyorduk ama şehrin bizden haberi yoktu!
Safranbolu
Av Mevsimi!
Devrekani
Aklım Hep Havada!
İstanbul Yeni Havalimanı
Aradan çok sular aktı!
...ama ben hep o küçük çocuğu düşünerek yazıyorum…
Sanıyorlar ki yaptıklarınızdan haberimiz yok, sizin yüzmeye çalıştığınız o suyu biz hazırlıyorduk.
Havalı bir yazı olmuş, yine formundasın
YanıtlaSilMüthiş bir yazı, havalı cümleler, harikasın
YanıtlaSil