Kısacası burada yine laf çok...
"Bak bir insanın cebinde bir kuruşu olmasa da olur, ama bir duruşu olmalı insanın yeğen! Öyle bir duruş sergiledim ki uzaktan bakan mafya sanıyor, daha doğrusu bakamıyor, bu tamamen çekemeyen sürünün sesi, ama ve lakin yakınımızda ki kişiler bilir beni! Şimdi ne diyeyim ben uzaktakilere, uzaktan mı adamlar yoksa adamlıktan mı uzaklar bilinmez! Az onlara yaklaşsak korkarlar, uzaklaşsak tepemize çıkmaya çalışırlar. Tabi şu saatten sonra kralına yol vermişiz soytarısını mı düşüneceğiz? Asla! Kim ne derse desin beni bilen bilir buralarda! Karabük'te, özellikle de Safranbolu'da milletin gönlüne taht kurmuşuz, insanlara iş kapısı aralamışız, uzaklardan gelen fısıltı bizi sarsmaz yeğen! İşimize bakarız..."
Dayı her zaman hayatından kesitler anlatırken ne gerçek ismini söyler ne de iş hayatında çalıştığı alanları teferruatlı anlatır. Asla gizlilik politikasından şaşmaz! Sadece nasıl bir çalışma prensibi içinde olduğunu, nasıl bir disiplin içinde işlerini yürüttüğünü bize anlatmaya çalışır. Dış görünüşü sebebi ile insanların yanlış yargılara vardığına değinen Patron Baba yeri geldiğinde yargı dağıtmanın gerekli olduğuna değiniyor. Bazı yerlerde söylediği sözlerinin farklı yerlere çekildiğinin altını çizerek anlatan Patron Baba racon olsun diye konuşmadığını, sözlerinin bazı kesimler tarafından racon olarak algılandığını cümlelerine ekliyor. "Eğer ben burada gerçek ismimle hareket etseydim ne şimdiye kadar ki yaptığım işlerin, girdiğim ihalelerin değeri kalırdı, ne de söylediğim sözlerin bir değeri olurdu. Bakıyorum da 'Patron Baba' adı altına imzamızı atınca alamadığımız ihale, yapamadığımız iş kalmıyor. Aynı şekilde her fotoğrafımın ve söylediğim her özlü sözün altında 'Patron Baba' damgası geldiğinde direkt değeri, saygınlığı artıyor, tabiri caizse bulunmaz bir Hint kumaşı oluveriyor. Yani bu tip ortamlarda ve bu tarz ticari yaşamda gerçek isimden ziyade ün salmış bir lakap/takma isim önemli. Öyle bir isim olmalı ki insana güven vermeli, insanı disiplinli bir vaziyete sokmalı..."
"İş hayatımız dışarıdan bakan insanlara karmaşık geliyor, normal tabi(!) yeri geliyor bize bile karmaşık geliyor. Toplantılar, ihaleler ve değişik insanlar derken bir bakmışız vaziyet karışık bir hâl almış, bu seferde ortalığı toparlaması var... Gerek turizm faaliyetleri, gerek sanayi kalkınması olsun bir çok alanda boy gösterdik, bir çok projeye imza attık. Yetti mi? Yetmedi!...
Yıllar önceydi yeğen; Safranbolu sis altında, buralar eskiden hep tarlaydı, bu kalabalık gördüğün yerler hep köydü... Bir şeyler yapmak lazımdı, bir şekilde kalkınmak gerek, Karabük'ü Safranbolu'yu kalkındırmamız lazımdı... 2000'li yılların başında sıvadık kolları, Karabük'te sanayi devrimi, Safranbolu'da ise turizm atağı gerçekleştirdik. Karabük'ün sanayisini ticaret meydanlarında sergiledik, Safranbolu'yu turizmde dünyanın göz bebeği haline getirdik. Evet bunu yaptık! UNESCO Dünya Miras Listesinde Safranbolu olarak başı çektik! Türkiye'de demiri yeniden işledik, çeliği daha sağlam hale getirdik! Yetti mi? Yetmedi!...
Eğitim ülkemin bekası için, gençlerimizin geleceği için önemli! Eğitim alanında öğrenci yeğenlerime en iyi imkanları sağlamaya çalıştık. Karabük Üniversitesini Türkiye genelinde gözle görülür bir hale getirdik. Üniversite kampüsünü daha rahat, daha yaşanılabilir vaziyete getirdik. 100. Yıl'da ve çevresinde, yani üniversitemize yakın olan her yer de öğrencilerimize yurt imkanları sağladık. Gençlerimizin bir araya gelmesine olanak sağladık. Gerek 100. Yıl'da gerek Safranbolu'da cafe ve fast-food zincirleri açtık..." Dayının sohbetine doyum olmuyor, Dayı anlatıyor ben dinliyorum... Bazen fikirlerini bana da danışan "Patron Baba" hep daha iyisini nasıl yapabiliriz diye de soruyor ve her türlü ticari alanda inovasyonu nasıl arttırabiliriz diye de tartışıyoruz, fikir alışverişlerinde bulunuyoruz. Dayı ve ekibi ile birlikte Türkiye'de turizmin ve tarihi dokunun göz bebeği, Safranbolu'nun Eski Çarşı'sına geçiyoruz... "Buralar eskiden hep köydü, tarihi bir köy! Safranbolu! Buralar benim nasıl dikkatimi çektiyse başkalarının da dikkatini çekmeliydi. Bir çok kez reklam yaptık, duyurduk, Asya, Avrupa, yetmedi okyanus ötesine geçtik, Amerika'ya tanıttık. Başardık da! Şimdi sırada daha büyük hayaller, daha büyük hedefler var! Nasıl Karabük'te sanayide ve turizmde faaliyet gösterdiysek aynı şekilde Türkiye genelinde fark edilmemiş, yapılmamış, gün yüzüne çıkmayı bekleyen bir çok proje var. Bunların mücadelesini vermemiz gerekiyor! Tek Karabük'te değil bir çok ilimizde, önde gelen şirketlerin başındaki iş adamları ile her daim iletişim içerisindeyim. Amaç tabi ki de ülkemin güzelliklerini tüm dünyaya duyurmak, ticari alanda ihracatı ithalatın önüne geçirmekle yetinmemek bir de fark attırmak. Bunu bir olup, beraber olup yapabileceğimize inanıyorum...
Hiç bir siyasi çerçeve içinde bulunmadan, hiç bir siyası partinin boyunduruğu altına girmeden ticari alanda en iyisinin de iyisi olabiliriz. Bunu yapabiliriz. Türkiye'nin önde gelen iş adamları ile hep iletişim halindeyim. Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), 5 Mayıs 1990'da bir grup Türk iş adamı tarafından kurulmuş sivil toplum örgütü. 1990 yılından bu yana birlik beraberlik söz konusu. İnanıyorum ki önümüzdeki yıllarda MÜSİAD'ın başında olup daha büyük atılımlara imza atacağım. Tüm iş adamlarını bir araya toplayıp uzun soluklu toplantılarda kaliteli işlere imza atacağız. Ben ve ekibim için, ülkem için, yarınlarımız için en hayırlısı bu olacak diye düşünüyoruz."
Dayı'yı dinledik, bizlerle kimseye anlatmadığı hikayelerinin bir kısmını paylaştı. Şuana kadar yaptıklarının yapılmadan önce birer hayal olduğunu ve şuan ileriye dönük kurduğu hayallerinde elbet bir gün gerçek olacağını dile getirdi. İnsanların ön yargıyla hareket ettiğini. Dışarıdan bakan insanların yanlış bir algıyla yaklaştığını ve bu yüzden gerçek adıyla insan içine pek çıkmadığını daha doğrusu işlerin yoğunluğundan insan içine pek çıkamadığını dile getiren Dayı namı diğer Patron Baba bizi gerek makamında, gerek ofisinde, gerek iş yerlerinde en iyi şekilde ağırladı.
Teşekkürler Dayı...
Görüşmeye ait diğer dikkat çeken fotoğraflar;
Yukarıda paylaştığım görseller ve metin tamamı ile şahsıma ait olup kesinlikle başta görseller olmak üzere alıntı yapılması veya farklı amaçlarla çoğaltılması yasaktır. | The visuals and text that I have shared above are my own and it is strictly forbidden to quote or reproduce for different purposes, especially visuals.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum alanı herkese açıktır, lütfen kişisel bilgilerinizi paylaşmayın. Yorum alanlarını bir nevi forum olarak ta kullanabilirsiniz. Taciz ve zorbalık belirten yorumlar 24 saat içerisinde kaldırılır.