Google Inc. tarafından 3 yıl arka arkaya destek ve teşekkür alan, Adobe'un Türkiye yazılım ve sınama ağını üstlenen ve Microsoft ekibinde hem geliştirici hem de operasyon şefi konumunda bulunan bir öğrenci, Türkiye sisteminde ise sıradan bir öğrenci.
Hayatına çiftçi bir ailenin çocuğu olarak başladı, büyüdükçe okudu, okudukça yazdı, çizdi silip sonra tekrar yazdı, yetmedi yırtıp attı sil baştan başladı. Fena yazdı, iyi de yazdı. Bazen de dağıttı! 2008 senesinde Windows Vista'da buglarla mücadele vererek başladı bilgi teknolojilerine merakı, 16 (2013) yaşında web programlama dillerini öğrendi ama yazılım dilini pek beceremedi. Bunun intikamını sonraları Android gibi bir açık kaynak işletim sistemini delik deşik ederek aldı. İyi de yaptı! Çünkü bu ona ileri de bir çok topluluğun, beyaz şapkalı hacker gruplarının kapılarını açacaktı.
2015 senesinde babasını kaybederek hayatında büyük ölçüde değişikliklere gitti. Hayatında bulunan bazı fazlalıkları acımasızca yırtıp attı. Güzel oldu. Gene 2015 senesinde yarıda bıraktığı Liseye tekrar başladı. Kendisi için yarım kalan bir eğitim, yarım kalan bir hayaldi. Ona verilen en güzel hediyeydi...
2017 senesi başarılarla ve tecrübelerle dolu bir yıldı. Almanya ve Fransa'da aldığı eğitimlerle daha da ileriye gidebileceğini fark etti. Ne kadar berbat bir sistemin içinde boğulduğunu fark etti. Yaşadığı ülkede imkanların ne kadar kısıtlı olduğunun, hele de okuduğu okulun ne kadar berbat olduğunun farkına vardı. Bunu fark etmesi kendi hayatında bir çok yeniliğe kapı açacaktı. 2017 yılının sonunda Milli Eğitim Bakanlığının düzenlediği Fatih ETZ adlı yarışmada halk oylamasıyla yaptığı proje Türkiye ikincisi oldu, bizim gönlümüzde birinci!
2018 yılı büyük bir hayal kırıklığı ve tecrübe ile damgalandı. Hızlı ve yorucu geçen zamanlarda o an ki telaş ve yorucu bir maratonda hayatına giren insanlara dikkat etmemesi çok ağır bir bedele, sarsıntıya sebebiyet verdi. Bazı insanları "iyi" "güvenilir" adı çatısı altında yargıladı ve hemen oracıkta kendi hayatına dahil etti, hal bu ki yanılmıştı. Bunu aylar sonra bir barda ekip toplantısında aynen şöyle yorumlayacaktı; "Evet kabul etmeliyim! Bazı insanlara haddinden fazla değer verdim, bu bana pahalıya patladı, tabi sizlere de, çevremede!" Bu açıklamalar tekrar toparlanmaya çalışan bir kişinin feryatları mıydı? Meçhul! Zordu, bunu sadece yaşayan bilirdi. Biz her zaman Anonymous Türk ekibi olarak yanında hazır ol da destek için durduk. Kendince gayrimeşru bir durumun içinde boğuşuyordu. Yardıma ihtiyacı vardı, ilk defa yardıma ihtiyacı vardı. İlginç...
Bir çok ekiple siber güvenlik üzerine çalıştı ve bir çok gizli tutulmuş projelere imza attı. Siber Güvenlik ekibi ile sahalarda gerçekleştirdiği operasyonlar onu bir o kadar zorluyor, bir o kadar da geliştiriyordu, tüm bu yapabildikleri onu tek el haline getirmişti. Hayatında binlerce insanla karşı karşıya kalıyordu, bir çok operasyonel eylemlere imza atıyor ve binlerce satır kodu yorumlaya biliyordu. Algoritması iyiydi ama sıfırdan bir şey yaratamıyordu. Başarılıydı ama yorgundu. Yolun sonunu kestiremiyordu. Durumunu Yunanistan'nın bir adası olan Midilli (Mytilene) adasında bir toplantı yemeğinde şöyle dile getirecekti; "Daha ne kadar ilerleyeceğim emin değilim, üniversite hayallerim, ailem, geleceğim beni epeyce endişeye sokmaya başladı. Birazda Türkiye'de ki eğitim sisteminin bana verdiği konulara çalışmalıyım. Yarına çıkar mıyım muamma, bilakis yarının benden beklentileri var, tabi sizlerinde, ama geçmişin yükü omuzlarımda, geçmişi özlemle yât etmem beni üzüyor. Lakin geçmişle derdi olanın geleceği aydın olmaz. Yardıma ihtiyacım var, manevi bir yardım. ... Şu âna kadar, buraya kadar gelebilmem tamamı ile yaptığım hatalardan çıkardığım dersler neticesinde gerçekleşmiştir. Kimse bana şunu şöyle yapmalısın dememiştir, ki zaten bunu diyebilecek kimseyi de ben tanımıyorum. Siz tanıyor musunuz? (herkes sessiz ve dikkatle dinler, Harun devam eder) Acımasızca geçip giden zamandan geriye kalan sadece anılarımız. Şu an burada konuşulan her şey bizim için birer anı olarak kalacak, artık hiç tekrar burada hep beraber toplanamayacağız belki başka bir mevsim başka bir ülke de, belki! Şuan soluduğumuz havayı yarın tekrar aynı şekilde soluyamayacağız. Burada aldığımız kararlar her birimizi değil tüm sistemi etkileyebilir, velhasıl kelam siber bir savaşın içindeyiz, kimseyi üzmeden, kimsenin canını yakmadan hareket etmeliyiz değerli arkadaşlar..." Her zaman ki üslubuyla yemeği yedikten sonra garsondan bir bardak soğuk bira ve yanındaki mevkidaşlarındanda bir dal sigara ister. Herkes artık alışmıştı buna, çünkü nadir görünür paket taşıdığı, o yüzden herkes ona hep bir dal sigara uzatır, ismi cismi fark etmeden uzatır. O da hiç bakmadan yakar içer. Bunu o hep yapar. Her toplantıda içer, alkol alması kesinlikle toplantının seyrini veya dengesini değiştirmez. Bir yazılım mühendisi arkadaşı bunu şöyle yorumlar; "Harun soğuk birasından her yudum aldığında daha nazik ve cümlelerinde kullandığı kelimelerde daha seçici olur. Bu onu hep farklı yapmıştır."
Ben Harun İstenci'yi 5 yıldır tanıyorum, İsmim cismim hiç önemli değil, ben de Türküm, ben hem Alman hem de Türk vatandaşıyım. Harun İstenci ile Kocaeli'de bir hastane koridorunda tanıştık. İkimizinde hikayesi farklıydı! Ben annemin refakatçisiydim o ise babasının. Yıllar geçti benim annem yaşıyor onun babası ise öldü. Ben Berlin'de Amazon şirketinde çalışıyorum o ise Türkiye'de okulunu bitirmeye çalışıyor. Şimdi buraya dikkat edelim. O benden daha çok konuya hakim ama ben Almanya'da okudum ve Almanya'da iş sahibiyim, o ise henüz Türkiye'de öğrenci ve uzun süre daha öğrenci rolünde kalacak. Aramızda dağlar denizler olabilir ama bildiklerimiz aynı. Lisanlarımız farklı olabilir ama fikirlerimiz aynı. Aramızda epey yaş farkı olabilir ama aynı masada aynı konulara hakimiz. Konumumuz şuan herkesin içinde bulunduğu siber savaşta beyaz şapkalı hacker olmak. Mücadelemiz ülkemize sahip çıkmak. Yazımı İstanbul'da Nişantaşı'nda bir meyhanede gene bir iş yemeğinde Harun İstenci'nin bir kaç demeciyle sonlandırmak istiyorum; "3. dünya savaşına adım adım gidiyoruz ve insanlık derin uykuda. Siber savaş çoktan başladı. Çoğu kişinin özel hayatına dair her şeyleri internette volta atıyor, sosyal medya çatısı altında, elimizin altında, şükür ki biz iyi niyetliyiz peki ya siyah şapkalılar, kötü niyetliler. İnsanlık derin uykuda! ... Şu ana kadar verdiğimiz mücadele ülkemize yapılan taarruzları önlemek içindi. Peki ya içeriden dışarıya yapılan taarruzlar, dışarıya sızdırılan bilgiler veriler? Bunlara nasıl engel olacağız. Birileri zaten kendi elleriyle teslim ediyor. Facebook'muş FaceID'miş, parmak izi korumasıymış. Bunların hepsi Telemetri çatısı altında resmi yollarla dışarıya, yabancı kişilerin eline geçiyor. Alt yapı hazırlanıyor, gelecek hiç iyi gelmeyecek."
Bu yazı hem kendi web sitemde Almanca, İngilizce ve Türkçe olarak aynen yayınlanacak hem de Harun İstenci'nin web sitesinde yayınlanacak.
Teşekkürler...
başarılı ve üstü kapalı
YanıtlaSilTeşekkürler Shark 😁😀
Sil